4 Mart 1939'da Fransa'da Boulogne-Billancourt'da (Hautsde-Seine) doğdu. Aktör Bernard Blier'nin oğlu olan Bertrand, sinema sektörüne 1960 yılında yönetmen Georges Lautner'in asistanı olarak girdi. Daha sonra da John Berry, Christian-Jacques, Jean Delannoy ve Denys de Patelliere'in asistanı olarak çalıştı. Kısa belgesellerde yönetmenlik yaptıktan sonra ilk uzun metrajlı filmi olan sıra dışı belgesel Hitler? Connais Pas! / Hitler mi? Tanımıyorum’u 1963'te, tam Fransız Yeni Dalga akımının gelişme döneminde gerçekleştirdi.

Blier on yıl boyunca yapımcılar tarafından reddedilip durdu, kamera arkasına ancak 1967 yapımı ve babası Bernard'ın, farkına varmadan bir casusluk işine bulaşan bir doktoru oynadığı casusluk filmi Si j'etais un espion (ou Breakdown) / Bir Casus (ya da Kriz) Olsaydım ile geçebildi. Klasik yapıya sahip senaryolarda başarısız olması karşısında çileden çıkan Blier, 1973'te kendi anarşik romanı Les valseuses / Taşaklar’ı sinemaya uyarladı ve Yeni Dalga kuşağının avare çocuğu bir gecede İkinci Kuşak denen Fransız sinemacıların (ki içlerinde Tavernier, Corneau, Miller ve Techine de vardı) rehberi konumuna geldi.

Blier'nin, görünüşe göre, kendi kemik bakış açısını yeniden yaratmaktansa Taşaklar’ın şok edici değerini aşma yolunda bir çaba sergilediği bir sonraki filmi Calmos onun şimdiye kadarki en zayıf filmidir. Calmos’daki kadın düşmanlığı yüzünden kötü kişi olan Blier, hassas midelerin en kolaylıkla hazmettiği filmi Preparez vos mouchoirs / Mendillerinizi Hazırlayın’la çok farklı bir tarafa yöneldi ve bu film (hiç de tesadüfi olmayan bir şekilde) 1978 yılının Yabancı Dilde En iyi Film Oscar'ını aldı. Blier'nin sürrealist alana çıkarma yaparak cinayet psikolojisini fars üslubuyla incelediği Buffet froid / Soğuk Büfe, hangi standarda vurursanız vurun, gerçekten özgün bir yapıttır. Ruhsuz, modern bir Paris'te soğukkanlı bir şekilde insanları öldürüp duran üç kişinin karanlık yolculuğunu anlatan Soğuk Büfe Blier'nin çok kontrollü sonraki çalışmalarının, örneğin Trop belle pour toi / Senin İçin Fazla Güzel’in duygusal içeriğine olmasa bile havasına sahiptir. Blier bu filmin senaryosuyla bir Cesar ödülü kazanmıştır.

Blier'nin daha sonraki birkaç filmi, daha somut bir alan olan cinsel ahlak konusuna geri döndü ve yönetmen izleyicilerini tedirgin etmeyi, yabancılaştırmayı ve eğlendirmeyi sürdürdü. Hem Beau-Pere / Üvey Baba, hem de La femme de mon pôte / Arkadaşımın Kadını, Blier'nin sürekli biçimde ele aldığı, erkeklerin eninde sonunda hayal ettiği suçluluk duygusu taşımayan özgür cinsellik teması üzerine çeşitlemelerdir. Her iki film de Blier'nin en iyi çalışmalarının keskinliğinden yoksundur. Bu tema en iyi şekliyle, Alain Delon (o sıralarda stereotiplerden kurtulacak bir rol arıyordu) ile, Blier'nin Üvey Baba’da da birlikte çalıştığı Nathalie Baye için aceleyle yazdığı Notre Histoire / Öykümüz’de işlenmişti. O sıralarda haksızlığa uğrayıp görmezden gelinen bu film, perdeden kopup gelen ilginç diyalogları ve onu izleyecek üç büyük filmin müjdesini veren serbest akışlı, yarı-fantastik tonuyla, hala yönetmenin en iyi çalışmalarından biridir.

Yukarı