8 Nisan Pazar
Köprüde Buluşmalar üçüncü gününde, sinemanın belki de en zor ve çetrefilli alanı sesi masaya yatırdı. Yönetmen ve kurgucu Ayris Alptekin, yönetmen ve İstanbul Film Festival Direktörü Kerem Ayan, Postbıyık’ın kurucu ortaklarından Yalın Özgencil ve Melodika kurucu ortaklarından Taylan Oğuz’un bireysel deneyimlerini paylaştıkları, ses tasarımı ve kurgusunda sık yapılan hatalara değindikleri bu söyleşi, Soho House’da yapıldı. Söyleşinin moderatörlüğünü yapımcı Nadir Öperli üstlendi.
Ön hazırlık sürecinden itibaren filmin ses tasarımına da kafa yormak ve ses profesyonelleriyle pre-prodüksiyon ve prodüksiyon süreçleri boyunca daima iletişim kurmak gerektiğinin altının çizildiği söyleşide, Taylan Oğuz şöyle dedi: “İdealde olması gereken olmuyor; bize senaryo aşamasında gelmesi lazımken genellikle iş bittikten sonra, sesi sonlandırmak için gelenler oluyor.” Sesi aynı zamanda başka bir hikâye anlatıcısı gibi görmek gerektiğini söyleyen Ayris Alptekin, “Hangi sesi koyduğunuz değil, bazen hangi sesi çıkardığınız da kurmak istediğiniz evrene çok hizmet ediyor” diyerek ekledi: “Ses dramaturjisi gibi bir alan olsa keşke. Senaryo aşamasından itibaren buna kafa patlatan ekipler olsa ve süreç boyunca sesi takip eden, onun yönetmenin kurmaya çalıştığı evrenle paralel gidip gitmediğini kontrol eden biri olsa…”
Projenin ses süpervizörü olduğu durumlarda, ses post-prodüksiyon takibinin daha sağlıklı işlediğini belirten yapımcı Nadir Öperli, “Önceden ön keşiflere bile sesçi olmadan gittiğimizi hatırlamıyorum, ama sesçiler artık bütçesel sebeplerden dolayı sürece dahil edilmiyor” dedi. Tek bir kişinin bütün ses sürecini yapmaması gerektiğini söyleyen Yalın Özgencil, “Diyalog, ses tasarımı, final mix gibi süreçlerin aşamalara ayrılması ve ekiplerin hâkim oldukları alanda çalışması önemli” dedi.
Türkiye’deki altyapı, ekipman ve teknik elemanların Hollywood’dan geri kalmadığını vurgulayan Taylan Oğuz, “Burada önemli olan şey vakit ve bütçe” dedi.