Alexander Sokurov, 2008 yılında 27. İstanbul Film Festivali'nin Sinema Onur Ödülü'ne lâyık görüldü.

İster bir insan suretine ister doğanın uçsuz bucaksız manzaralarına odaklansın, onun "geniş kadrajına" methiyeler döküyorsak eğer, tabii ki sadece üstün teknik yeterliliğinden veya olağanüstü kompozisyonlarından değil. Bilakis, çağdaş Rus sinemasının en önemli yönetmenlerinden Alexander Sokurov'un, Rus Hazine Sandığı misali, teknolojiyi sadece maksadına hizmet, sinemanın sınırlarını zorlamak için kullandığını iyi biliyoruz. Yenilikçi bir sinemacı, ama gücünü gelenekselden aldığı, ilerici bakışının da köklerini arama çabasından kaynaklandığı açık. Uzun metrajlı filmleri ve belgeselleriyle, yirmi yılı aşkın süredir insan ruhunu perdeye düşürebilen bir sinemacı. İster toplumsal bir fenomen ister sıradan bir insanoğlu, muhtelif konu ve konuklarıyla sürekli farklı biçim ve konuları denemesi her seferinde bizler için hoş sürprizler. Aynı auteur tavrını görmek, adının etrafında bir "mürit" grubu oluşturdu çoktan. Hitler, Lenin veya Japon İmparatoru Hirohito gibi tarihe malolmuş şahsiyetleri yorumladığı filmlerinde ruhumuza çarpan elbette ki gerçeğe ait tüm o nafile bilgiler değil, varoluş durumu. Tipik bir auteur olarak takıntısını, esasen insan ve kaderi olarak özetlesek de şiirselliğindeki gizem, meditatif karelerindeki görünenin ötesinde gizlenen manalarda saklı. İnsan halet-i ruhiyesinin aynası bir nevi. İnsanın varoluşuna dair derinlikli soruları, ilahi açmazlar getiriyor. Bu bağlamda biçim ve temalarıyla efsane Tarkosvki'nin halefi olarak "ruhani" bir sinemacı etiketiyle raflanması da aralarındaki farkı bulandırması açısından sınırlayıcı. Acı çeken ruhların bir Sokurov filminde selamete erdiğini ne zaman gördük ki... Festivalde gösterilecek son filmi Aleksandra'da Sokurov, savaşın "erkeklerin oyunu" olduğunu hatırlatırken asker torununu cephede ziyarete giden yaşlı bir babaanne aracılığıyla tek bir kurşun atmadan bu oyunun nafile yıkıcılığını da iç acıtacak kadar gerçek bir aynadan kırılarak yansıyan gerçeküstü bir atmosfer yaratarak anlatıyor. Sinemada yaptıkları, yapacaklarının teminatı, ki henüz 56 yaşında.
- Esin Küçüktepepınar

Yukarı