Çetin Tunca, 2017 yılında 36. İstanbul Film Festivali'nin Sinema Onur Ödülü'ne layık görüldü.

Bu yazıyı yazmam istendiğinde çocukluğumdanhatırladığım filmleri, bu filmlerin kamera arkasıgörüntülerini izleme fırsatım doğdu. Bu izleme sürecibenim için çok da öğretici oldu.Dijital dünyanın ve teknolojinin sinema sektörüne çokhâkim olduğu ve bu teknolojinin yer yer konformizmedönüştüğü bu dönemden, post prodüksiyonun bizesunduğu sonsuz imkânların olmadığı o dönemebaktığımda, görsel atmosferi sette yaratmanın nedemek olduğunu, imkânsızlıklar içinde ne kadar yaratıcıolunabileceğini, olmayanı yoktan var etmeyi, az olanla nasıl çok olanın yaratılabileceğini, görüntüyönetmenliğinin özünün ne olduğunu bana yeniden hatırlattı, düşündürttü.Elimizdeki imkânların lüksü sayesinde zaman zaman ne kadar tek bir açıdan baktığımızı, sınırlıimkânlarla ne kadar farklı sonuçlara gidebileceğimizi görmek, çok karmaşık hazırlıklarla yaratmayaçalıştığımız kamera hareketlerinin o dönemde ne kadar pratik ve basit çözüldüğünü görmek bir tür“reset atmak” oldu benim için.Hayatımda önemli yer edinmiş Atıf Yılmaz gibi ya da Mimar Sinan GSÜ Sinema-TV’de okuduğumdönemde hocam olan Halit Refiğ, Memduh Ün ve Metin Erksan gibi usta yönetmenlerle çalışmış, tam127 film çekmiş, bu kadar uzun yıllara yayılmış bir kariyeri olan böyle bir usta görüntü yönetmeniniyeniden keşfetmemi sağladı. -Emre Erkmen

Yukarı