Yılmaz Atadeniz, 2015 yılında 34. İstanbul Film Festivali'nin Sinema Onur Ödülü'ne layık görüldü.
Türk sinemasını tür sinemasına çeviren adam
Çocukluğum eniştemin sinemasında, onun çektiği ucuz avantürleri hayranlıkla izleyerek geçti. Benim için muhteşem hayal kurma makineleriydi o filmler…Günün birinde o filmleri çeken adamla tanıştım; Yılmaz Atadeniz’le ilk kez 2010 yılında, Elazığ’da düzenlenen bir film festivalinde karşılaştık. Festival boyunca dizinin dibinde anlattıklarını dinledim, notlar aldım. Onunla konuşmak, anılarını dinlemek, benim gibi Yeşilçam fantastiklerine, avantürlerine tutkulu bir sinema yazarı için bir hazine sandığının kapağını kaldırmak gibiydi. Yılmaz Atadeniz, ucuz hayaller fabrikası Yeşilçam’da tür sineması yapmaya gönül vermiş bir adamdı, onu tanıdıkça hayranlığım daha da arttı. “Yılmaz Güney’e Çirkin Kral lakabını ben taktım” der ve bununla övünür, haksız da sayılmaz. Ben onu daha çok Kilink avantürleriyle severim ama hâlâ izlemekten vazgeçemediğim en müthiş filmi Casus Kıran’dır. Küçük bütçeyle harikalar yaratır. Roger Corman onu tanısa kendisiyle övünmekten vazgeçerdi! Sadece fantastik avantürlere değil, Türk sineması için epey cüretkâr denemeler sayılabilecek bir işe, Western filmlerine de el atmıştır. “İtalyanlar Spagetti Western çekiyordu, bizim çektiklerimiz de Tarhana Westerni’ydi” demişti de hepimizi neşelendirmişti bir keresinde… Bu konuda o kadar çok eser vermiştir ki, tek başına sinemamızda bir türü yarattığını ve devam ettirdiğini yazabilirim rahatlıkla. İlerleyen yaşına rağmen sektöre ve emekçilerine ilgili, onların hakları için mücadele etmekten vazgeçmeyen bir şövalyedir Yılmaz Atadeniz. Yeşilçam’ın isminin üzerine basanlara inat, gerçek bir sinemacı nasıl olunur dersi vermektedir, ayağının bastığı her yerde... -Murat Tolga Şen
Yılmaz Atadeniz'in biyografisini okumak için buraya tıklayın.