13 Nisan Cuma
Fonlarla ve marketlerle tanışın
Köprüde Buluşmalar güne, dünyanın çeşitli fon ve marketlerinden temsilcilerin “Fonlarla ve Marketlerle Tanışın” etkinliği ile başladı. Moderatörlüğünü Parabola Films’den Selin Murat’ın yaptığı bu etkinliğin konuşmacıları şöyleydi: Eilon Ratzkovsky (TorinoFilmLab), Elise Jalladeau (Selanik IFF), Fay Breeman (Hubert Bals Fund - IFF Rotterdam), Georges Goldenstern (Cinefondation), Cia Edström (Nordic Film Market), Lindsay Peters (Frontieres), Martina Bleis (Connecting Cottbus), Ruxandra Cernat (Film TEEP) ve Signe Zeilich-Jensen (Hollanda Film Fund).
Her katılımcının fon veya marketleri tanıtıp, sinemacılara başvuru sürecinde yapılması ve yapılmaması gerekenlerle ilgili tavsiye verdikleri bu sinema konuşması, Yapı Kredi Kültür Sanat’ta gerçekleşti. Başvuran projelerin dertlerini kısa ve öz anlatmasının her zaman avantajlı olduğuna değinen katılımcılar, başvurularda bir projenin diğer projelerden ayrıldığı noktaya da dikkat çekilmesi gerektiğini vurgulandı. Yabancı dil, özellikle İngilizce bilmenin film marketlerine katılmak için bir zorunluluk olmamakla birlikte, asgari düzeyde anlaşabilmenin potansiyel ortak yapımcılarla kurulacak uzun süreli ilişkilerde olumlu bir etkisi olduğu konuşuldu. Bunun yanında, görsel materyal, varsa “teaser”ın fon ve marketlerle paylaşılmasının faydalı olduğunu söyleyen katılımcılar, projenin doğru pazarlanmasının da ortak yapımcı bulmak veya yurtdışındaki fonlardan olumlu dönüş almak için bir gereklilik olduğunu belirtti.
Festivallerle tanışın
Köprüde Buluşmalar’da günün ikinci oturumu, moderatörlüğünü Filmada’dan Armağan Lale’nin yaptığı “Festivallerle Tanışın” etkinliğiydi. Uluslararası film festivallerinden gelen temsilciler şöyleydi: Dorota Lech (Hot Docs), Elma Tataragić (Bosna-Hersek FF), Evrim Ersoy (Fantastic Fest), Freddy Olsson (Göteborg FF), Julia Barda (Seattle IFF), Julia Sinkevych (Odesa FF), Karel Och (Karlovy Vary FF), Lorenzo Esposito (Locarno FF), Nebojsa Jovanovic (Kinenova Skopje IFF), Orestis Andreadakis (Selanik FF), Pedja Milojevic (Trebinje FF), Prune Engler (La Rochelle IFF), Sona Karapoghosyan (Altın Kayısı FF), Stefan Laudyn (Varşova Film Festival), Tiina Lokk (Tallinn Black Nights FF), Yoshi Yatabe (Tokyo FF), Zviad Eliziani (Batum FF).
Festivallerin seçkilerini, başvuru sürecini ve nasıl kriterler üzerinden film seçimleri yaptıklarını anlatan festival temsilcileri, seyircilerden gelen soruları da yanıtladı. Bazı festivallerin başvuru ücreti alırken bazılarının neden almadığının da tartışıldığı oturum, sinemacının festivalleri düşünerek değil, kendi istekleri doğrultusunda filmler yapması gerektiği vurgusuyla sonlandı.
Eğer görürsen olursun
Köprüde Buluşmalar’da “Sinemada Kadın: Bugüne kadar ne değişti ve şimdi ne olacak?” günün son etkinliği oldu. Ceylan Özgün Özçelik (Yönetmen), Cia Edström (Endüstri Yöneticisi - Göteborg FF), Francine Raveney (Proje Yöneticisi - Eurimages), Meltem Ağduk (Toplumsal Cinsiyet Program Koordinatörü - UNFPA), Meryem Yavuz (Görüntü Yönetmeni), Müge Özen (Yapımcı - Solis Film) ve Teresa Hoefert de Turegano (Fon Danışmanı - Medienboard Berlin Brandenburg) katılımıyla yapılan bu sinema konuşmasının moderatörlüğünü sinema yazarı Doç. Dr. Melis Behlil yaptı.
Film okullarında daha eşitlikçi bir dağılım olsa da bunun sektöre ya da fon alan kadın sinemacı oranlarına maalesef yansımadığını söyleyen Teresa Hoefert de Turegano, artan bir bilinç olduğunu, fakat kadın sinemacıların sektörde görünür kılınmasının uzun vadeli aksiyon planlarıyla gerçekleşebileceğini söyledi. Eurimages’da toplumsal cinsiyet eşitliğinde oranın 2020’de yüzde 50’ye ulaşmasını hedeflediklerini belirten Francine Raveney, sadece eşit fonlama değil eşit dağıtım olanağına sahip olmanın da önemini vurguladı.
Sinemada cinsiyet eşitsizliğiyle mücadelenin, somut adımların atılması ve aksiyon planlarıyla olabileceğini tartışan konuşmacılar, sektörlere dair araştırma yapılarak net rakamlara ulaşmanın önemine değindi. Geena Davis Institute’ün yaptığı sektör araştırmalarından elde edilen verilerin, kadın izleyicinin düşünülenin aksine erkek seyirciden fazla olduğu ve erkeklerin kadın karakterin hikâyeyi sürüklediği filmleri izlediği gerçeklerini Hollywood’a gösterdiği konuşuldu. Bu anlamda akademi ve sektör buluşmasının elzem olduğunu vurgulayan Meltem Ağduk, pazarı dönüştürebilmek için bu verilere ihtiyaç olduğunu ekledi. Pozitif ayrımcılığı geçici bir özel önlem olarak değerlendiren Ağduk, kadınların kendi içlerinde örgütlendiği dayanışma mekanizmalarının gerekliliğinden bahsetti.
Sektörde sadece eşit sayıda kadının yer almasından öte, argümanın kadın bakış açısının ekranda ya da beyazperdedeki eksikliği üzerinden kurulması gerektiğini savunan Müge Özen, kadın perspektifiyle anlatılacak hikâyelerin de, ister kadın ister erkek yönetmenin elinden çıksın, seyirciyle buluşması gerektiğini söyledi. Geena Davis’in “Eğer görürsen, olursun” cümlesine atıfta bulunan konuşmacılar, kadın bir görüntü yönetmeni temsiliyle karşılaşan genç kadınlar için, bunu kendileri için hayal etmenin de normalleşeceği ifade edildi. Görüntü yönetmeni Meryem Yavuz, “Lise çağında sinema yapmaya karar verdiğimde, aklımda kadın olmamın hayatımı zorlaştıracağı yoktu. Çalıştığım kadınlar bana bir kere bile ‘Kamerayı omuzda taşıman sorun olur mu?’ diye sormadı, ama bütün erkekler sordu. Onlara verdiğim cevap onları çok tatmin etmedi ve işin sonuna kadar bu garip hava devam etti. Kendi gündemimde kadın olmak olmadığı için, ben mücadeleme devam ediyorum. Hem dersime hem setlere çok çalışıyorum” dedi.
İkinci filmlerine fon arayışı içinde olduklarını söyleyen Ceylan Özgün Özçelik ise, filmin tamamının kadınlardan oluştuğunu ve çalışacakları ekip yöneticilerinin de kadın olmasını istediklerini söyledi. Bağımsız sinemacılar için ikinci filmi yapmanın zorluğundan bahseden yönetmen, üretime dair şöyle bir soru yöneltti: “Bugün kaç tane şirketin aklına projeye yönetmen düşünürken bir kadın geliyor?” Görünürlüğün artmasıyla bilincin de değişeceğini anlatan Raveney’le birlikte konuşmacılar, kendi yaşadığımız alanda mücadeleye devam etmenin önemini vurguladı: “Mücadele ediyoruz ve etmeye devam etmek zorundayız!”