İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 5-16 Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek 38. İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı. Geçtiğimiz ay sona eren 69. Berlin Film Festivali’nde ilk kez izleyici karşısına çıkan birçok film Türkiye prömiyerini 38. İstanbul Film Festivali’nde yapıyor.
38. İstanbul Film Festivali Programından Berlinale Seçkisi
Eşanlamlılar / Synonymes / Synonyms
2019 Berlin Altın Ayı
2018’de Filmekimi’nde izlediğimiz Anaokulu Öğretmeni filminin özgün versiyonunun yönetmeni olarak tanıdığımız Nadav Lapid, bu kez Berlin’den Altın Ayı ile dönen filmi Eşanlamlılar ile karşımızda. İsrail’den Paris’e göç eden ve kimliğini tamamen reddeden bir adamı merkezine alan Eşanlamlılar, Nadav Lapid’in hayatından izler taşıyor.
Yüzleşme / Grâce à Dieu / By the Grace of God
2019 Berlin Jüri Büyük Ödülü
François Ozon’un Berlin Film Festivali’nde ana yarışmada dünya prömiyerini yapan ve Jüri Büyük Ödülü kazanan son filmi Yüzleşme, Katolik ruhbanlarının pedofili vakalarına kurbanların açısından bakan şefkatli ve güçlü bir dram. Gerçek bir vakadan esinlenen ve Ozon’un en iyi filmlerinden biri olarak övülen Yüzleşme, travma ve cesaret konularını titizlikle ve büyük bir hassasiyetle ele alıyor. Filmin başrollerinde Melvil Poupaud, Denis Ménochet, Swann Arlaud, Éric Caravaca yer alıyor.
Systemsprenger / System Crasher
2019 Berlin Alfred Bauer Ödülü
İlk filmiyle Berlin’de “yeni bakış açıları sunan” filmlere verilen Alfred Bauer Ödülü’nü kazanan Nora Fingscheidt, çok iyi yazılmış bir senaryo ve müthiş bir çocuk oyuncu performansıyla bizi Benni’nin dünyasına sokmayı başarıyor. Kusursuz işlediği varsayılan Almanya sosyal devlet sistemi acaba herkesin derdine çare olabilir mi? Nefes nefese izlenen System Crasher işte bu önemli soruyu ele alıyor. Benni tacize uğramış, geçirdiği travmalar nedeniyle öfke kontrolü sorunları yaşayan ve tek isteği koparıldığı annesine geri dönmek olan 9 yaşında bir kız çocuğu. Sosyal hizmet görevlileri içinse sürekliliği sağlanması gereken bir sistemde, altından kalkamadıkları bir “vaka”, daha doğrusu sistemde bir arıza...
Elveda Oğlum / Di Jiu Tian Chang / So Long, My Son
2019 Berlin Gümüş Ayı En İyi Kadın Oyuncu (Yong Mei), Gümüş Ayı En İyi Erkek Oyuncu (Wang Jingchun)
Pekin Bisikleti, Sürüklenenler, 11 Yaşındayım, Kızıl Amnezi filmlerini festivalde izlediğimiz Wang Xioashuai’ın “epik bir melodram” sözleriyle övülen son filmi, her iki başrolüne de Gümüş Ayı ödülünü getirdi. 30 yıllık bir süreci anlatan film, Çin’in tek çocuk politikasının etkilerini derinden yaşayan bir çifti izliyor. Ülkenin ekonomik büyümesinin ardından gelen toplumsal dönüşümünü de gözlemleyen film sevgi, arkadaşlık, çocuk sahibi olmak, keder, affetme gibi kavramlara da değiniyor.
Evdeydim, Ama / Ich War Zuhause, Aber / I Was At Home, But
2019 Berlin Gümüş Ayı En İyi Yönetmen
Angela Schanelec’in son filmi, düz bir anlatı izlemeyen, beden, sanat ve varoluş hakkında bir deneme-film. Zekice kotarılmış, kimi zaman komik ve felsefi bir zihin egzersizi olan Evdeydim, Ama, izleyiciye kendi yanıtlarını bulacakları görsellerden oluşan bir yapboz sunuyor. Filmin başında, 13 yaşındaki Philippe, bir hafta kaybolduktan sonra eve dönüyor. Dönüşünden sonra işlerin normale dönmesi biraz zaman alıyor. Tam her şey düzeldi derken bu kez de varoluşsal kaygılar su yüzüne çıkıyor ve annesi hayata ve sanata farklı bir gözle bakmaya başlıyor.
Oray
2019 Berlin En İyi İlk Film
Almanya’daki Türk toplumundan bir kesiti ele alan Oray’ın başkahramanı, filme adını da veriyor. Uluslararası prömiyerini İstanbul Film Festivali’nde yapacak olan Oray’da yönetmen Mehmet Akif Büyükatalay uyum sorunları yaşayan genç bir erkeğin hayata tutunma çabasını gerçekçi bir sinema diliyle anlatıyor ve yılın en parlak keşiflerinden birisi olarak akıllara kazınıyor. İstanbul Film Festivali’nde Türkiye prömiyerini yapacak filmin yönetmeni Mehmet Akif Büyükatalay festivale konuk olacak.
Yeşil Gezegenden Kısa Bir Hikâye / Breve historia del planeta verde / Brief Story from the Green Planet
2019 Berlin Teddy Ödülü
Arjantinli yönetmen Santiago Loza’nın Berlin’de Panorama bölümünde prömiyerini yapan son filmi, bir yol filmi olmakla birlikte kahramanlarıyla sevimli ve hüzünlü bir dram. Eleştirmenler tarafından “bir Todd Haynes filmiyle Spielberg’in Üçüncü Cinsle Yakınlaşmaları filminin buluşması” sözleriyle tanımlanan Yeşil Gezegenden Kısa Bir Hikâye, bir grup dışlanmış gencin bir uzaylıyı ilk indiği yere geri götürmelerini anlatıyor.
Piranhalar / La Paranza Dei Bambini / Piranhas
2019 Berlin Gümüş Ayı En İyi Senaryo
Gomorra’nın ünlü yazarı Roberto Saviano’nun romanından uyarlanan ve yönetmenliğini Claudio Giovannesi’nin yaptığı Piranhalar, ergen zalimliğiyle suç dünyasının silahlarını ve ölüme karşı umursamazlığını beyazperdeye taşıyor. Filme adını veren piranalar, mafya jargonunda “silahlı çete” anlamına geliyor. Bu filmin piranaları ise Napoli’de ellerinde makineli tüfeklerle sokakları arşınlayan, mafyaya katılarak kazandıkları parayla marka kıyafetler satın alan 15 yaşındaki Nicola ve arkadaşları. Amatör genç oyuncuların rol aldığı film, bir yandan geleceğin mafyasının günümüzde nasıl yetiştiğini ve nasıl bir medya bombardımanına maruz kaldıklarını gözlemlerken bir yandan da ergen duygu durumunun suç dünyasından nasıl etkilendiğini inceliyor.
Yabancıların Nezaketi / The Kindness Of Strangers
Danimarkalı yönetmen Lone Scherfig, bu kez prömiyerini Berlin’in açılış filmi olarak yapan Yabancıların Nezaketi’nde, Jay Baruchel, Andrea Riseborough, Zoe Kazan ve Tahar Rahim’li göz kamaştırıcı bir oyuncu kadrosunu bir araya getiriyor. New York’ta geçen film, umut, affetmek ve sevgi hakkında, sevgi ve huzur arayışındaki bir grup çaresiz insanı izleyen çağdaş bir masal anlatıyor. Lone Scherfig, her zaman olduğu gibi yine metropol meselelerini duygusal bir çerçevede zarif bir mizahla ele alıyor.
İlahi Aşk / Divino Amor / Divine Love
Neon Boğa ile tanıdığımız Brezilyalı genç yetenek Gabriel Mascaro, uluslararası prömiyerini Ocak ayında Sundance Film Festivali’nde yapan üçüncü filmi İlahi Aşk’ta parlak renklerin ve pop müziğin baskın olduğu bambaşka bir distopya hikâyesi anlatıyor. 2027 yılında sevgi kavramının her şeyin üzerinde olduğu Brezilya’da geçen film, 40’lı yaşlarındaki devlet memuru Joana’yı izliyor.
On Dört / Fourteen
Epeydir özlediğimiz eski usul Amerikan Bağımsız Sineması'nın tadını taşıyan On Dört, iki kadının zaman içerisinde uzaklaşıp yakınlaştığı arkadaşlığını, dozunda bir duygusallıkla ele alıyor. Senarist ve yönetmen Dan Sallitt de filminde uzun yıllara yayılan bir süreçte, belki ilk bakışta önemsiz görünebilecek gündelik olaylar aracılığıyla çocukluk arkadaşları Mara ve Jo'nun ortak noktalarını ve farklarını bize aktarıyor. Filmin başrollerini Tallie Medel ile Norma Kuhling paylaşıyor.
Canavarlar / Monştri / Monsters
Berlin Film Festivali’nde Forum bölümünde ilk gösterimini yapan Canavarlar, geleneksel sevgi anlayışına meydan okuyarak evli bir çifti 24 saat boyunca izleyen film, üç bölümden oluşuyor. Sieranaveda filminde Cristi Puiu’nun asistanlığını yürüten yönetmen, fotoğrafçı ve ödüllü kısa filmci Marius Olteanu’nun ilk uzun metrajlı filmi olan Canavarlar, yönetmenin sözleriyle “Farklı insanlara karşı hoşgörüsüzlüğün gitgide çoğaldığı bir iklimde, göründüğümüzle gerçekte olduğumuz arasındaki boşluğu sorgulayarak izleyicinin algısına meydan okuyor.” Yönetmen Olteanu, festivale konuk olacak.
Yenilgilerimiz / Nos défaites / Our Defeats
Belgesel, canlandırma, deneysel ve kurmaca arasında çok özel bir yerde duran kısa video yapıtlarıyla tanınan Fransız yönetmen Jean-Gabriel Périot, son filminde “2018’de Fransa’da siyasi kavramlara ve dünyanın haline bakışımız nasıl?” sorusunu yanıtlamak üzere yola çıkıyor ve 10 Fransız gencini sinemasal bir oyun-filme dahil ederek siyasette güncel halimizi sorguluyor. Bu gençler Yenilgilerimiz’de 1968 tarihli filmlerden sahneleri yeniden canlandırıyorlar; aralarda da bu gençlerle yapılmış kısa röportajları izliyoruz.
Sarsıntı / Tremors / Temblores
2018’de Filmekimi’nde Ixcanul filmini izlediğimiz Guatemalalı yönetmen Jayro Bustamante’nin ilk gösterimini Berlin’de Panorama bölümünde yapan ikinci filmi, bir erkeğe âşık olan evli bir adamın hikâyesini anlatıyor. Sarsıntı inançları, ailesi ve aşkı arasında kalan bir bireyin zorlu kendi benliğini bulma sürecini duygusal bir bakışla gözlemliyor.
Bay Jones / Mr. Jones
2017’de Spoor / İz ile Berlin Film Festivali’nde Gümüş Ayı kazanan Agnieszka Holland, bu kez tarihin derinliklerine dalıyor ve yine Berlin’de ilk gösterimini yapan Bay Jones’ta efsanevi Galli gazeteci Gareth Jones’un hayatına göz atıyor. 1933 yılında geçen film Jones’un Stalin döneminde Kharkiv’e giderek tüm engelleme çabalarına rağmen Sovyetler Birliği’ndeki gerçek durumu haberleştirme çabalarını anlatıyor. Jones’un George Orwell’le görüşmesinin de yazarın Hayvan Çiftliği romanının esin kaynağı olduğu söyleniyor.
Hangi Kadın / Celle Que Vous Croyez / Who You Think I Am
Fransız yönetmen ve oyuncu Safy Nebbou’nun ödüllü yazar Camille Laurens’in aynı adlı romanından uyarladığı Juliette Binoche’un harika performansıyla öne çıkan Hangi Kadın, sosyal medya çılgınlığının ve sanal dünya algılarının gerçek hayatı nasıl etkilediğine gençler değil farklı bir yaş grubu üzerinden bakıyor. Filmin kahramanı 50 yaşındaki iki çocuklu akademisyen Claire, genç sevgilisini sosyal medya üzerinden gözetlemek amacıyla Facebook’ta sahte bir hesap açıyor; 23 yaşında, sarışın, genç ve güzel Claire oluveriyor.