Kadir İnanır, 2010 yılında 29. İstanbul Film Festivali'nin Sinema Onur Ödülü'ne lâyık görüldü.
Yeşilçam'ın doruktan inmeye başladığı altmışlı yılların sonunda, gülünce yüzü aydınlanan, ağlarken iç titreten bir delikanlı çıkar ortaya. Star gücüyle çalışan Yeşilçam git gide daha fazla toplumsal içerikli film yapmaya yönelmiştir o dönemde.
Muzaffer Tema'nın, Ekrem Bora'nın, Ediz Hun'un, İzzet Günay'ın, Göksel Arsoy'un temsil ettiği kibar kentli karakterleri, Ayhan Işık'ın bıçkın mahallelisi artık siyahbeyaz dönemde kalmıştır. Çirkin Kral Yılmaz Güney'in, fantastik filmler ve aksiyon kahramanı Cüneyt Arkın'ın devri başlamıştır.
Gazetecilik öğrenimi gören, bir yarışmayı kazanıp piyasaya giren bu delikanlı 1968-69 yıllarında birkaç yardımcı rolle kameraya ısınır. Henüz yirmi yaşındadır. Tipik bir yağız Anadolu erkeğinin en iyi özelliklerine sahiptir: Boylu posludur, atletik yapılıdır, gür siyah saçları, kalın siyah kaşları, ifadesini daha da sertleştiren bir bıyığı vardır. Türkan Şoray'ın temsil ettiği Anadolu güzelinin erkekler arasındaki karşılığı nihayet bulunmuştur. Belki de bu yüzden Yeşilçam'ın efsanevi ikililerinden birini oluştururlar.
Kadir İnanır'ın canlandırdığı maço karakterler yüzünden son yıllarda ekran personası gerçek kişiliğinin yerine geçti. Oysa 182 filmi arasında aşk öykülerinin bambaşka bir yeri vardır. Kerem ile Aslı'nın Kerem'i, Leyla ile Mecnun'un Mecnun'u odur. Selvi Boylum Al Yazmalım, Ah Güzel İstanbul, Kırık Bir Aşk Hikâyesi, Bir Yudum Sevgi'de romantik yanı ağır basar. 1980 sonrası kariyeri daha politizedir. Kırsal kesimde adaletsizlikle mücadele eden kahraman rollerini, 12 Eylül darbesini eleştiren yapımları tercih eder. Kırk bir yıllık kariyeriyle Türk izleyicisinin gözbebeklerinden Kadir İnanır, İstanbul Film Festivali'nin bu yılki Sinema Onur Ödülü'nü hakkıyla alıyor.