20. yüzyılın en yenilikçi sanatçılarından Alain Robbe-Grillet şöyle der: "Dönüp arkamıza bakacak olursak, geçmiş bakışlarımızın karşısında fazla dayanmaz, dağılıp gider." Hayatta, dolayısıyla sanatta nesnelliğin mümkün olmadığını, her şeyin öznel olduğunu vurgulayan bu ilginç yazar ve film yönetmeni, gerçekliğin (bu arada geçmişlerimizin de) bizim yaratımımız olduğunu savunur. İnsan kendi hikâyesini kendi başına kurar. Alain Robbe-Grillet 18 Ağustos 1922'de, Fransa'nın kuzeybatısındaki Brest'te, bilimadamı ve mühendis dolu bir ailede dünyaya gelir. O da ilk başta bilim yolunu tutarak 1945'te Devlet Ziraat Enstitüsü'nden mezun olur. 1955'ten itibaren ise, kendini tamamen edebiyata verir. İlk romanı Un Régicide / Kral Katili'ni daha 1949'da yazar. 1951'de yazdığı Les Gommes / Silgiler ise, onu "yeni roman" akımının öncüsü haline getirir. Alain Robbe-Grillet'nin 1961'de başlayan sinema macerasında da, "yeni roman"la ortaya attığı ve "yeni insan"ı yarattığını düşündüğü bütün bu biçimsel ve izleksel öğelerin izini sürmek mümkündür. Sadece nesnel ayrıntıların betimlendiği, görselliğe elverişli anlatım dünyası ve romanlarında kamerayı anımsatan bir bakış açısını benimsemiş olması, sinemada zaman ve anlatımla oynayan ve yeni bir dil yaratmaya başlamış olan Alain Resnais ile Alain Robbe-Grillet'yi bir araya getirir ve L'Année dernière à Marienbad / Geçen Yıl Marienbad'da ortaya çıkar. Robbe-Grillet'nin sinemadaki öncelikli hedefi, gerçekçi anlatım tarzına karşı çıkmak, bunun yerine zihnin ve duygusal alemin öznel işleyiş tarzını geçirmektir. Gerçekliğin sürekli sorgulandığı, dille, oyunlarla sürekli biçimlendirilip yeniden inşa edildiği, zihnimizi yeni ufuklara açan filmlerine bakıp yorumlarken kendi gerçekliğimizi, kendi mitimizi yaratıyoruz ve burada Alain Robbe-Grillet bize göz kırpıyor belki...
- Nermin Saatçioğlu